Bordo bulamacı soğuktan korur, uyutur, donma zararını engeller, ağacı besler gibi bir düşünceye sahipseniz, hayal gücünüze hayranlık duyuyorum. Çünkü, aklı başında herhangi bir mühendis tavsiyesi, teknik yada bilimsel makale, bakanlık talimatı yada ispatlanmış yada gerekçeleriyle açıklanmış yazı yok. Öyleyse neden kullanılıyor? Çünkü gerçek kimsenin umurunda değil, insanlar inanmak istedikleri şeye inanırlar ve çiftçilerin buna inanmaya çok iştahlı bir isteği var.
Peki, hasattan sonra ne yapabiliriz?
Potasyum: Zeytinde soğuk zararının etkisini inceleyin göreceksiniz ki potasyum noksanlığıyla birebir aynıdır. Bunu, mahsul zamanı ağaç, potasyum kaynaklarını ürüne harcadığı için kışa girerken element noksanlığına duyarlı yada kışa karşı potasyumun yetersiz olmasıyla arazların görülmesi gibide yorumlarsanız sonuç değişmez. Potasyum kışa girerken mutlaka kullanılmalıdır. Araştırma ve tecrübelerim potasyumun, tüm bitkilerde soğuğa yada don zararına karşı en önemli element olduğu yönünde.
Fosfor: Kıştan çıkan bitkinin ilk yapacağı iş, sürgün oluşturmak ki bunu yapacak element Azottur, fakat kışa girerken yeni sürgün oluşumu istenmez. Bunun ardında metabolizması yeterli aktivitelerini yapabilirse kuvvetle çiçeklenmeye çalışacaktır ki buda Fosfordur. Bitki kıştan çıkınca, eğer uygun koşullar ve yeterli fosforu işleyebilirse çiçek güçlü olur. Yani fosforun alınabilirliği sıcaklık, çiçeklenme öncesi ve çiçeklenme zamanı ekolojisi, diğer fizyolojik aktiviteler gibi daha bir çok neden optimum ise randıman alma ve fosfordan faydalanma şansımız var. Ancak kışa girmeden ağacın fosfor depolarını doldurursak daha bahar gelmeden mahsul şansımızı artırırız. Ağaçlarımızın da daha güçlü ve dirençli olması da cabası.
Çinko ve Bor ihtiva eden Kombili gübreler: Bor ve çinkonun hem dolaylı hem de direkt olarak bitkilerde don zararına karşı direnç kazandırdığıyla ilgili çalışmalar var. Özelikle hücre iç aktivitesindeki pozisyonlarıyla bu direnci oluşturdukları düşünülüyor. Ancak, bor ve çinko ile birlikte diğer izelementlerin, hasat sonra bitkilerde oluşan elementel noksanlıkları giderme ve bazı makro elementlerin alımında olumlu etkileri tartışılmaz. Bir nevi beşeri ilaçlardaki multivitamin gibi düşünülebilir. Bu gübrelerin kullanıldığı ağaç, hasattan yorgun çıktığı için boşalmış eksik element depoları doldurulur, bir daha ki sene mahsule hazır hale getirilir ve doğal olarak ağaç güçlendiği içinde olumsuz koşullara daha dayanıklı hale gelir.
Aminoasitler: Aminoasitler, bitkideki tüm metabolik aktivitelerin; daha kolay yapılması, çabuk sonuç vermesi ve daha fazla randıman vermesini sağlar. Ayrıca, bitkinin stres koşullarına karşı direnç kazanması içinde çok etkilidir. Yani, bitkide bir sağlıksız durum varsa, alınan elementleri randımanlı kullanamıyorsa, bitki fizyolojik aktiviteleri içerisinde düzensizlik varsa, dışsal faktörlere karşı direnci zayıfsa aminoasitler bu sıkıntıları gidermede birebirdir. Aynı zamanda soğuk, sıcak, kurak, fizyolojik değişimler ve mekanik zararlanmalar gibi stres koşullarına karşıda bitkinin direnç mekanizmasının artmasını sağlar. Yani konumuzla alakalı olarak, don zararının oluşmasına karşıda olumlu etkisi mutlaktır. Ancak, iyi bir aminoasidin mutlaktır, üzerinde amino asit yazan ne düğü belirsiz ürünlerin değil.
PROTON: Çok önce yazdığım makalelerimde uzun uzun bahsettiğim özel bir üründür Proton. Çok düşük sıcaklıklara dayanabilen özel bir yosunun, çok çeşitli bitkilerdeki soğuk zararına karşı denemelerinden çıkan başarılı sonuçların neticesinde sahaya sürülmüş bir ürün. İçerisinde, hemen hemen tüm elementlerin farklı oranlarda olduğu Proton’da en fazla bulunan element soğuk direncinin baş aktörü potasyumdur. Onun dışında Alginik asit, organik hormonlar, çeşitli organik aktivatörlerin de bulunmasıyla bir derece amino asit gibi etki göstermesi de cabası. Yalnız, Proton bir deniz yosunu, ona para vereceğime başka bir deniz yosunu atarım aynı şey diye düşünüyorsanız, gidin bordo bulamacı atın, en azından yaptığınız saçmalığa taraftar bulmuş olursunuz.
Bu anlatımımda, dikkat çekmek istediğim önemli bir nokta var, kışa girerken sürgün oluşumu yada bitki bünyesinde su dolanımı hareketliliği donda zararlanma riskini artırır ki buda, yüksek azot ihtiva eden gübrelerin yada azot bağlayıcıların, kışa girerken asla kullanılmaması gerekliliğini ortaya çıkarırı. Yani yüksek azot ihtiva eden bir gübre uygulamalarından bu zamanda uzak durun.
Yukarıda neleri kullanmanız ve neleri kullanmamanız ve ayrıca nelerin bir etkisinin olmayacağını açıkladım, ispatladım, uyardım. Peki şimdi ne olacak? Biliyorum ki yine bordo bulamacı yada bakır atılacak , hatta 2 katı dozunda kullanılacak. Doğal olarak şu aklınıza gelecek “Madem insanların düşüncelerini, uygulamalarını değiştiremeyeceğini biliyorsun da neden böyle bir makale yazıyorsun?”. Tek nedenim var, bugün ben size burada bunları yazdım ve bir mühendis olarak üzerime düşeni yaptım. Benim üzerime bu konuda bir vebal yok artık, bundan sonra ister bakır, ister bordo atın, ister ağaçlarınızı maviye boyayın, isterseniz çamaşır suyu sıkın, benim için fark etmez. Rabbim hepimize çok şükür akıl, mantık vermiş, dileyen kullanır dileyen kullanmaz. Madem Bordo bulamacı yada bakır atacaksınız, kendinize yada tavsiye eden kişiye Neden, ne iş yapıyor, nasıl yapıyor, bu tavsiyenin sağlam bir kaynağı varmı? diye sorun. Yada sormayın atın gitsin, mal siziiiiin dert sizin.
Bir yanıt yazın